Düşlerim üşüyor, sensizliğin dondurucu soğuğunda. İlkbaharları özlüyor titreyen yalnızlıklarım, yokluğunun kışında. Ruhumun siyah karanlıklarında kardelenlerin açması için, ürperen ellerimi ısıt artık!

Sokakta tir tir titreyen kedi yavrusunun feryadını duy da güneşi ol, kutup iklimindeki umutlarımın. Gönlümün hazan yapraklarını hüznümün uçurumunda en sıcak gülüşünle ısıt artık!

Hayallerimin en girift labirentinde kaybolan gözyaşlarımın hatırına tüm sevda şarkılarımı en tatlı bakışlarınla ısıt artık!

Soğuk memleketlere sürgün edilmiş bir mahkumun son dileği uğruna sözlerinin sıcaklığınla sana hasret mısralarımı ısıt artık!

Buz tutan pencerelerin buharına yazdım sevginin sıcak avuntusuna hasret cümlelerimi, üşüyen parmaklarımla. Özlem cümlelerimin eksiltili olmaması için yüklemlerimi ısıt artık!

Uzak ülkelerin ücra kasabalarını resmederken, uzun ince bir yoldaki seyyah ikilemlerim; rüyalarım siyah beyaz film karelerine yazılıyor mutlulukları kucaklayarak… Zamanın sonsuz evrenini kutsarcasına üzüntülerimi, sevinçlerimi ve hayallerimi ısıt artık!

Tavşankanı çay tadındaki hatıralarımdasın. Kar beyazı rüyalarımın karabasanların ürperten kışıyla üşümemesi için beni en güzel fincanlarının sıcaklığıyla ısıt artık!