Yağmurlu bir gündü. Futbol sahasında gördüm onu. Daha öncede görmüştüm ama oda bende konuşamamıştık. Oda beni gördü ve koşarak yanıma geldi. Çok yağmur yağdığını ve hasta olabileceğimi söyledi. Ceketini verdi bana ve içeriye girdik. Adının Emre olduğunu söyledi ve benim adımı sordu. Bende Naz dedim. Çok güzel bir ismim olduğunu söyledi. Böylece tanıştık.
Babam Emre’nin oynadığı takımın teknik direktörüydü. Bende çoğu zaman onlarla vakit geçirirdim. Emre henüz yeni transfer oldu bizim takıma. İlk gördüğümde etkilenmiştim ondan. ilk göz göze geldiğinde bana gülümsemişti. Bu gülümseme benden hoşlandığı anlamına mı geliyordu bilmiyorum.
Zaman geçtikçe birbirimize yakınlaşmaya başladık. Her gün sohbet ediyorduk. Hatta bazen antrenmanlarda onu ben çalıştırıyordum. Babam eğer burada durmak istiyorsam çalışmam gerektiğini söyledi. Ben genel de ismi Tom olan yabancı bir oyuncuyu çalıştırırdım. Ben 20 yaşındayım. Oda 27. Benden hoşlandığını söyledi bana. Benim tepkim sert oldu. Çünkü ben ona asla o gözle bakmadım. Onu ağabeyim gibi gördüm ama o aradaki yaşın önemi olmadığını söyledi. Bende kesin bir dille onu istemediğimi söyledim. Kim nereden duyduysa bu haberi gazetecilere söylemiş. Hakkımızda haberler çıktı. Annem buna çok sert tepki gösterdi. durumu anlattım ama bir daha oraya gitmemem gerektiğini söyledi. Emre’de duruma çok üzülmüştü ama hiç bir şey yapamıyordu. Babamsa bana kıyamadığından hiç bir şey söylemedi sadece Tom’a biraz çıkıştı o kadar.
Olaydan bir kaç ay geçti. Herkes her şeyi unutmuştu ama Tom hala ısrar ediyordu benimle sevgili olmaya. Birde başıma Özgür adında bir oyuncu çıktı. Oda Emre’yle beraber transfer olmuştu. Oda benden hoşlanıyordu. Ama onunki çok masum bir şeydi. Tabi onun bana olan aşkı birçok kez öfkeye dönüşecekti ama kimse bunun farkında değildi. Özgür hiç bana söylemeyip direk gidip beni babamdan istemiş. Babamda bana sordu. Bende henüz böyle bir şey için hazır olmadığımı söyledim. Babamda tamam dedi. Ama babam bizi birleştirmekte ısrarlıydı. Çünkü Özgür’e çok güveniyordu.
Biz Emre’yle çıkmaya başladık. Onu o kadar çok seviyorum ki. Oda beni çok sevdiğini söylüyor. Ama işte Özgür olduktan sonra bu neye yarar ki. Annem bir daha bir erkekle senin adını gazetelerde duyarsam evden dışarıya adımını atamazsın dedi. Babamda aynısını söyledi bu sefer. Ne yapacağımızı bilmiyorduk. Bir ilişkimiz vardı ve bunu ikimizden başka hiç kimse bilmiyordu. Bizde söylememeye karar verdik. Gazetecilerin bizi rahat bırakmayacağını bildiğimiz için şehre 45 dakika uzaklıkta bir ev tuttuk. Oraya sadece gündüzleri gidip buluşuyoruz. 1-2 saat oturup geri dönüyoruz. Zaman öyle güzel geçiyor ki. Film izliyoruz, yemek yiyoruz. Zamanın nasıl geçtiğini bile anlamıyoruz.
Babam kararını vermişti. Beni Özgür’le nişanlayacakdı. Ben biraz daha zaman istedim. Kabul etti. Ancak bizi daha zor günler bekliyordu. Ben çok üzülüyordum. Her gün ağlıyordum. Emre’ye ayrılalım dedim. Kabul etmedi. Bulacağız bir çaresini dedi. Böylece biraz daha zaman geçti.
Emre aradı ve buluşalım dedi. Beni özlemiş. O gün daha bir güzel olmak istedim ve onun en sevdiği yeşil elbisemi giydim. Bir güzel süslendim ve yanına gittim. Giderken orada nelerle karşılaşacağımı bilmiyordum tabi ki. Eve gittim. Birbirimize uzun uzun sarıldık. Bana iltifatlar et. Sonra koltuğa oturduk. Birbirimize sarıldık. Tam o anda içeri biri girdi. Meğerse Özgür beni takip etmiş. Elinde de silah vardı. Sanırım Emre’yle buluşacağımı anlamıştı. Zaten biliyorduda. Birkaç kez bizi beraber konuşurken görmüştü ama biz bir şey belli etmemiştik. Demek ki başaramamışız. Bizi öyle sarılırken görünce deliye döndü. Beni kolumdan çekti ve silahı Emre’ye doğrulttu. Emre Naz’ı bırak dedi. Özgür dahada sinirlendi ve silahla Emre’nin kafasına vurdu. Ama ateş etmedi. Sadece vurdu. Silah sert olduğundan can havliyle Emre yere yığıldı. Kafasından kanalr akıyordu. Öyle bir güç geldiki bana. Özgür’ü itip elinden kurtuldum. Emre’nin kafasını tuttum. Öylece baygın yatıyordu. O kadar korktumki. Özgür kalktı ve beni kolumdan çekti. Zorla arabaya bindirdi. Ben bağırmaya başladım. Sadece konuşucaz dedi. Beni akşama kadar bırakmadı. Sonra insafa geldide kurtuldum elinden. Hemen eve geldim ve Emre’yi aradım. İyiymiş. Ertesi gün Özgür’le kavga ettiler. Özgür Artık daha da Asabi bir insan olmuştu. delirmişti.
Birgün evde oturuyordum. İnternetten birşeyler araştırıyordum. Aklıma geldi. Bİrde Emre’yi Araştırıyım dedim. Gördüğüm şeyler beni çok üzmüştü. Bir önceki gün Emre Bir kızla nişanlanmıştı. Başım döndü. Kendimi kaybettim resmen. Emre’yi aradım ve bunu doğru olup olmadığını sordum. Evet doğru dedi. Artık sana karşı birşey hissetmiyorum gibi şeyler söyledi. O gece sabaha kadar ağladım.
O kadar çok üzülmüştümki. Ne yaptığımı bilmiyordum. Emre’yi aradım ve buluştuğumuz eve gelmesini söyledim. 1 saat sonra buluştuk. Önce ikimizde sus pus oturduk. Sonra ben sordum. Niye? dedim. Böylesi en iyisi. İkimizde üzülmemiş oluruz dedi. Nişanlanacağım kişiye senden daha çok aşık olduğumu fark ettim. Onu senden daha çok seviyorum dedi. İşte o an yıkıldım. Üzgünüm dedi ve kalktı. Tam kapıya giderken bağırdım. Gidemezsin diye. Delirmiştim artık. Sürekli gidemezsin diye bağırıyordum. Evde kırılacak ne varsa hepsini kapıya fırlatıtm. Sonra ere oturdum ve düşündüm. Eğer o beni sevmiyorsa ben onu hiç sevmem diye. Dilim bunları söyledi ya kalbim Kalbimde aynı şeyimi düşünüyordu. Hayır. Kalbim onu ne kadar çok sevdiğimi ve ondan ayrılırsam yaşamayacağımı söylüyordu. O sinirle ertesi gün gidip babamla konuştum ve Özgür’le nişanlanmak istediğimi söyledim. Çok geçmeden bütün hazırlıklar tamamlandı ve nişanlandık. 4 ay sonrada evleneceğiz.
Bugün benim için çok kötü bir gün. Bitanem evleniyor. Şu anda herkes hazırlandı ve nikaha gidecekler. Ben rahatsız olduğumu söyledim. Gitmeyeceğim. Zaten gidememki. Gidersem ölürüm. Nikah basına açıktı. Bende televizyondan izliyordum. Bir yandan da bizim şarkımızı dinliyordum. Nikahta sıra evet deme kısmına geldi. Dayanamadım ve kapattım televizyonu. Hıçkırıklarımı tutamadım. Artık hayatta olmak istemiyordum Artık ne onla nede onsuz olmazdı. Bileklerimi kestim ve intihar ettim. Beni kimin hastenye götürdüğünü, ne zaman götürdüklerini hiç bilmiyorum. uyandığımda baiımda Özgür vardı. Onu görünce tekrar kapadım gözümü ve sadece etrafı dinledim. Acaba oda burdamıydı. onun ilgisini çekmek için yapmamıştım bunu. Gerçekten çok kötüydüm. Dinledim sesleri ama yoktu.
Gözlerimi açtım. Başımdaydı. Yanında da karısı vardı. Evlenmişti. Karısı elini tutmuştu. Onları öyle görünce dayanamadım ve sinir krizi gerçrdim. Bağırdım avazım çıkana kadar defolun diye. Hiç kimseyi görmek istemediğimi söylemidim. Yalnız kalıp düşünmeye ihtiyacım vardı.
Ne yazık ki geldi o gün. Saçım yapıldı. Cehenneme gitmeme sadece bir kaç saat kalmıştı. Kuaförden çıktık. Nikah salonuna varmıştık. Ben kendmi hissetmiyordum. Kim ne yapıyor hiç farkında değildim. Nikah memura bana Genelde herkesin çok sevdiği ama benim nefret ettiğim soru soruldu. Biraz bekledim. O anda Emre girdi içeriye. Durun dedi. Naz yapma nolur. Ben bir hata yaptım sen yapma dedi. Herkes şaşırmıştı. Benim gözümden yaşlar süzülmeye başladı. Oda ağlıyordu. İkimiz içinde çok zordu. Ama artık çok geçti. Artık onunla olmazdı. Onu ne kadar sevsemde bu hikaye artık Emre’yle benim hikayemden çok Özgür’le benim hikayeme dönmüştü. Mutlu sonla bitmesi gerekiyordu. Bunun içinde benim Özgür’le evlenmem gerkiyordu. Son kez Emre’nin gözlerine baktım. bir kaç saniye sürdü ve soruya yanıtım “Evet!” oldu. O anda emre Dizlerinin üstüne çöktü. Artık herşey bitmişti Bizim için bir umut yoktu. bu aşk burada bitti der gibi baktım gözlerine. Özgür ise sevinçliydi.
Aradan yıllar geçti. Özgür ve benim Torunlarımız bile olmuştu. Mutluydum ama içimdeki yara derindi. Asla unutamadım ve unutamayacaktım onu. Bizim hikayemiz o kadar güzeldi ki. Sanki film gibi. Hiç kimsenin yaşayamayacağı kadar büyük ve güzeldi. Çocuklarıma aşk hikayemi masal olarak anlatıyordum. Özgür’le bir çok kez bu yüzden kavga ettik bu yüzden. Ama zamanla geçti herşey.
Evlendikten 8 sene sonra evimize gittim. Anahtarı hala bendeydi. Evde kimsede oturmamıştı. Satılmamıştıda. Bizim hatıralarımızla öylece duruyordu. Eve girdim. Herşey aynen duruyordu. Salona girdiğimde gözüme bir kağıt ilişti. O yazmıştı. Kağıtta şöyle yazıyordu; “Canımın içi seni her zaman çoks evdiğim ve seveceğim. Seni hiç unutmayacağım. Belki sen artık yanımda değilsin ama bilmen gereken birşey var. Özgür bize tuzak kurmuş. Ben o kızla hamile olduğu için evlendim. Bana sarhoş olduğum bir günde beraber olduğumuzu söyledi ve benden hamile oluğunu söyledi. Bende bu duruma daha çok üzüleceğini bilerek evlendim. Ona nasıl inandım diyorsan ve herşeye rağmen onunla nasıl evlendin diye sorarsan; Sahte rapor hazırlatmış. Evlenmemin sebebi ise senin hayatının tehlikede olmsaydı. Seni bir adamla takip ettiriyordu. Eğer onunla evlenmezsem seni öldürteceğini zöyledi. Sana bişey olursa diye çok korktum. Evlendik ama ben ona hiç dokunmadım. Sonradan herşey anlaşıldı. Sana anlatmaya çalıştım ama nikahtan önceki telefonumu açmadın. Ben artık gidiyorum. Bi faha asla dönmeyeceğim. İçimde bu aşkla yaşayacağım. Evimize hiç dokunma. Aynen böyle dursun. Seni seviyorum birtanem. ”
Mektubu okuduğumda hıçkırıklarımı tutamadım. ayrıca telefondan falanda hiç haberim yoktu. Telefonum Özgür’deydi. Ama artık bunun ne önemi var ki. Her şey bitti gitti.Mektubun sonunda bir şey yazıyordu. “Eğer beni özlerde görmek istersen yıldızlara bak ben oradayım”. O günden beri her gece yıldızlara baktım. Her gece gözümden bir damla yaş süzüldü. Her şey bitmişti ama Bitmeyen bir şey vardı. Oda Bizim sonsuz aşkımız…