Giresun’un göbeğinde fakir sayılabilinecek bir semtte geçti çocukluğum. Henüz ilkokuldayken sınıfın en yaramazı olarak ilan edilmiştim. Notlarımın giderek düşüşte olduğu sırada sınıfımıza giren rehberlik öğretmenimin bana tekrar umut olabileceğini nereden bilebilirdim? Elinde deste deste zarfla karşımızda dikiliyordu. Sınıfımız kalabalık olduğundan bizi susturmakta biraz zorlandı. Elindeki zarfların çoğu beyazdı. Aralarına bir tane mavi zarf karışmıştı ve herkesin gözüne batanda o mektuptu. Öğretmenimiz Bu zarfları Karadeniz’in zengin bir ilçesinden getirmiş. Yaşıtımız öğrenciler, hiç tanımadıkları bize mektup yazmış. Bizde onlara dönüş yapıp mektup yazcakmışız. Mavi zarf benim önüme düştüğünde oldukça şaşırmıştım. Kim benim için ayrı bir renk kullanma zahmetine girerdi ki? Zarfı hızlıca açtım. İçerisindeki not benim yazımım aksime düzgün bir yazıyla yazılmıştı. Hayallerinin peşinden koş diyordu mektubun sahibi. Yazma sırası bendeydi. Ona yazar olmak istediğimi ama bunun gerçekleşemeyeceğini söyledim. Bir gün bir kitapta benim ismimi duyarsa muhakak bana ulaşmasını rica ettim. Zamanla adresimi verdim ona. Yaklaşık 20 mavi zarf birikmişti evimde. Kısa sürede en yakın destekçim o olmuştu. Notlarımın düzelmesine hatta resim yarışmalarına katılmama vesile oldu. 2. Olmuştum. Benim için büyük bir zafer anıydı. Gel zaman git zaman mektup arkadaşım bana cevap vermemeye başladı. Bende eğer mektup yazamayacağı durumdaysa beni araması için numaramı verdim. Günler içinde telefonum çaldı. Anlaşılan mektup arkadaşım ani bir kararla taşınma kararı almış. Ona ulaşmaya çok çalıştım ama gücüm yetersiz kaldı. Şimdi ise edebiyat fakültesine gideceğim. Hedefim hala büyük bir yazar olmak. Eğer rastgele raftan seçtiği bir kitabın üzerinde ismim yazarsa bana ulaşacağını söylemişti. Yazacağım arkadaşım. Bir umutla beni bulmanı bekleyeceğim. Çünkü sen hayatıma yön veren, bana hayal kurmayı öğreten o insansın. Seni seviyorum.